بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ١٤

O, hiç dönmeyeceğini sanmıştı.

– İbni Kesir

بَلَىٰٓۚ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرٗا ١٥

Hayır; muhakkak Rabbı, onu görmekteydi.

– İbni Kesir

فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلشَّفَقِ ١٦

And ederim o şafağa;

– İbni Kesir

وَٱلَّيۡلِ وَمَا وَسَقَ ١٧

Geceye ve derleyip topladığı şeye;

– İbni Kesir

وَٱلۡقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ١٨

Ve toplu halde geldiğinde aya;

– İbni Kesir

لَتَرۡكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٖ ١٩

Muhakkak siz; bir durumdan diğerine uğratılacaksınız.

– İbni Kesir

فَمَا لَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ ٢٠

Öyleyse, ne oluyor onlara da inanmıyorlar?

– İbni Kesir

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقُرۡءَانُ لَا يَسۡجُدُونَۤ۩ ٢١

Ve Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

– İbni Kesir

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ ٢٢

Bilakis o küfredenler, yalanlıyorlar.

– İbni Kesir

وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا يُوعُونَ ٢٣

Halbuki Allah, onların sakındıklarını en iyi bilendir.

– İbni Kesir

فَبَشِّرۡهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ٢٤

Onlara elim bir azabı müjdele.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu